ABD'nin Ek Vergileri
ABD'nin ek gümrük vergisi kararı, küresel ticaret
dengelerini olumsuz etkileyebilecek ciddi bir hamle. Özellikle otomotiv,
tekstil, makine, kimya ve çelik gibi sektörler bu durumdan doğrudan
etkilenebilir. Türkiye’nin ABD’ye yönelik ihracatında maliyetleri artıracak bu
karar, rekabet gücümüzü zayıflatırken, ihracat hacmini olumsuz etkileyebilir.
ABD’ye ihracatımızın yüzde 10 gibi bir sınırda olması nedeniyle etkiler şu anda
sınırlı kalabilir; ancak bu oran artarsa daha büyük sorunlarla
karşılaşabiliriz.
Türkiye'nin ABD’ye ihraç ettiği ürünler, ek maliyet
nedeniyle karşı karşıya olduğu rekabet açısından dezavantajlı duruma
düşecektir. Özellikle çelik ve tekstil gibi sektörlerde, fiyat avantajını
kaybedebiliriz. Bununla birlikte, ABD pazarında Çin, AB ülkeleri veya Güney
Asya ülkelerine göre rekabet gücümüz bir miktar daha zayıflayabilir. Türk
firmalarının bu dönemde, fiyat stratejileri ve kalite odaklı yeniliklere
yönelmesi kaçınılmaz olacaktır.
AB’nin ABD’ye ihracattaki kayıpları, doğrudan Türk
üreticilerini de etkileyecektir, çünkü AB ülke ekonomilerinde oluşacak talep
kaybı, Türk ihracatçısının ara ürün ve ham madde tedariki yaptığı bu pazarlara
dolaylı baskı oluşturacaktır. Özellikle otomotiv ve makine sektörlerinde,
tedarik zincirinin bir parçası olmamız bu etkilerin daha hızlı ve belirgin
hissedilmesine neden olabilir.
Türk ihracatçılar, ABD pazarına alternatif olarak özellikle
Asya-Pasifik (Çin, Hindistan, Güney Kore, Endonezya) ve Afrika pazarlarına
yönelmelidir. Bunun yanı sıra Kanada ve Latin Amerika ülkelerinde yeni dağıtım
kanalları geliştirilmesi önem taşıyor. İç piyasada ise e-ihracat, yerel
markalaşma, Ar-Ge yatırımları ve katma değerli ürünlerin üretimi
önceliklendirilmelidir. İhracatta pazar çeşitlendirmesi bu süreçte kritik bir
rol oynayacaktır.
Hükümetten beklentimiz, öncelikle ihracatçıların
maliyetlerini hafifletmek için teşvik ve sübvansiyon desteklerini artırmasıdır.
Özellikle fuar katılımı, yeni ihracat pazarlarının keşfi için finansal destek,
lojistik maliyetlerin hafifletilmesi ve Eximbank kredilerinin kolaylaştırılması
kritik önemdedir. Ayrıca, gümrük anlaşmalarına yönelik diplomatik girişimler
hızlandırılmalı ve ticaret savaşlarının Türkiye aleyhine büyümesini önleyecek
stratejiler geliştirilmelidir.
Küresel ticaret savaşlarının artması durumunda Türk
firmalarının daha esnek ve dijitalleşmiş iş modellerine geçiş yapması
gerekecek. Özellikle e-ticaret ve e-ihracat platformlarına yatırım, dijital
pazarlama ve veri analizine dayalı stratejilerle yeni müşteri segmentleri
yaratılabilir. Aynı zamanda, ürünlerin katma değerini artırmak, üretim ve
tedarik süreçlerinde teknolojiyi daha aktif kullanmak ve karbon ayak izini
düşürme gibi sürdürülebilirlik odaklı stratejiler geliştirmek önem
kazanacaktır.
ABD’nin tek taraflı aldığı ek gümrük vergisi kararları,
dünyanın birçok ülkesi için olduğu gibi Türkiye için de riskler barındırıyor.
Ancak bu tür krizler, aynı zamanda risk yönetimini ve yeni pazarlara açılma
fırsatlarını değerlendirme süreçlerini hızlandırabilir. Türk firmalarının uzun
vadede inovasyona, Ar-Ge’ye ve sürdürülebilir iş modellerine yatırım yapması
bizleri ticaret savaşlarına karşı daha dayanıklı hale getirecektir. Hükümetin
bu süreçte aktif bir şekilde ihracatçımızı koruyacak politikalar üretmesi
kritik önem taşımaktadır.
https://clips.medyatakip.com/pm/clip/8kLclsPY1kClBnpMBL7PO?fbclid=PAY2xjawJrEAxleHRuA2FlbQIxMQABp6fySANZB5eUwz-
VASywnnrpzJUWdOEukk7Z62SMAn8NBovE21U9KHr0btWJ_aem_LcD01iJ4MKhUuySqpnXTLg